10 Ağustos 2011 Çarşamba

Askerlik...

6 ay askerliğe gidiyorum...neresi mi?...Şırnak 23. Sınır Tümeni...Herkese şimdilik Allahısmarladık...

14 Nisan 2011 Perşembe

BMW'yle Paket Servisi Yapan Adam...

Çok uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya başlıyorum.Yoğun iş temposu ve Türkiye'de ilk olacak 2 internet projesine kafa patlatmaktan ancak yazmaya başlıyorum.


Bu yazımda patron olgusuyla, iş sahibi olgusunu karşılaştıracağım.Zor bir karşılaştırma olacak ama girişimciler için kıssadan hisselerle, tecrübenin pekiştiği bir yazı olacak.


Dünya'daki ve Türkiye'deki girişimci örneklerine baktığınız zaman, ortak bir nokta gözünüze çarpıyor.Girişimciler genelde,ilk adımda çok düşük maliyetlerle bir işe başlamış her işi bizzat kendileri yapmış ve sonunda başarılı olmuşlardır.


Şimdi gençlerdeki ve amatör ruha sahip olmayan kendilerini profosyenel olarak tanımlayan patronlar, bir işe başlayıp her işi elemanlarına yaptırıp, elini sıcak sudan soğuk suya götüremeyi, acz olarak niteleyen, statüsüyle komplekslerin senteziyle patrona yakışmayan işler olarak gören,aşağılayanlar hiç bir işte başarılı olmamıştır olmayacaktır da.

Bir işte başarılı olmanın en önemli unsuru bir işi benimsemekten geçmektedir.Bu benimseyiş bi konu üzerinde özelleşmeyi ve uzmanlaşmayı getirecektir.Ama tek cümle var "ezilmeden kral olamazsın..."

Bu ezilmeye göze almadan ben bu işi yapamam edemem gibi hayal kırıklığı yaratacak bahaneler seni kralı bir yana bırak köle olmaktan ileri götüremeyecektir.

Görev adamı dediğimiz bir tanımlama var;ne söylenirse onu yapan tam saatinde işe gelip tam saatinde işten ayrılan, analitik düşünmeyi boşverin iki boyutlu düşünmekten bile uzak bir profesyoneli düşünün; ve bu görev adamı her işini çalışma prenibi gibi bir kalıba sokup onun arkasına saklansın.Hayatta hiç bir zaman başarılı olamayacaktır.Bir dolumonotonluk be başarısızlıkla ölüp gidecektir.

Şimdi kısa bir hikaye anlatıp yazımı bitireceğim; zamanın birinde bir adam varmış.Önce kendi işini kurmuş, zamanla başarılı olmuş ama istediği düzeye getiremediği için o işi satmış ve başkasının işine girmiş restoranta müdür olarak.O başkasının işini hiç bir zaman kendisinin işinden farklı görmemiş.Müdürüm deyip ben başka işe karışmama dememiş.14 saat kendisini o işe vermiş kurumsal yönetim ve kurumsallaşma, pazarlama ve satış anlamında stratejiler uygulamış ve rakamlara bunu yansıtmış.Bir gün elemanı bulaşıkçısı eksikken bulaşığa diğer bir gün paketçisi yokken kendi arabasıyla siparişi yerine iletmiş.Ve zaman geçtikçe başarı başarıyı getirmiş.Bugün o restoran ankaranın en çok ciro çeken bölgesinin en iyi paket servisi yapan işletmesi haline gelmiş.Başarılı olmuş yanılmamış,yanıltmamış...

Şimdi bu basit hikayenin öznesi kim olursa olsun o bir profesyoneldi.Ve işin aynı çizgide yürümesi için elinden geleni yaptı, türkiyenn en iyi okulunda işletme eğitimine, ailesinin hayallere zor sığacak malvarlığına ve kibirine mağlup olmadı ve sonuçlarını aldı.

Şimdi sıra girişimciyim diyen sende...Yapabilir misin?