tag:blogger.com,1999:blog-65833454365869246062024-03-13T20:03:30.159-07:00Girişimci GirebilirGirişimcilik, Internet, PazarlamaZiya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.comBlogger33125tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-55552673820010972752013-08-11T15:40:00.000-07:002013-08-11T15:40:57.230-07:00Yeni Girişimler Başladı...Çok uzun süredir yazmıyorum içimde istek var ama kendimi dinlemeye bile vakit az bulurken yazmaya vakit ayırmaktı nedeni yazmamı engelleyen...<br />
<br />
Önce Adreseyemek.com sonra Bükme onra Resto derken iş hayatında ilk gözümüzü açtığımız sektörde yeniden bişeyler yapma isteği hep vardı.Yeni olsun Türkiye'de olmasın hatta dünyada bile olmasın diyebileceğimiz tarzdan şeylerdi...Ve yaptık...<br />
<br />
Dilmac.net. Online tercüme sitesi. Çok kısa süre sonra açılacak olmasına rağmen ilk duyurumu burdan kendi blogumdan yapmak istedim.<br />
<br />
Tercüme işine farklı bir taraftan yaklaştık. Ayrıntıları açılınca göreceksiniz ama diyebileceğim tek şey dilmac eski türkçe de çevirmen demek...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-41895854900482781672013-03-08T07:31:00.000-08:002013-03-08T07:42:08.113-08:00Meşhur Peynirci &Çağdaş & Makromarket &Altunbilekler &GimsaBugün kısa bir karşılaştırma yaparak Market zincirlerinin staretejilerinin paylaşacağım.<br />
<br />
<b>Çağdaş Market</b><br />
<b><br /></b>
Çağdaş marketler zincirinin önceki yazılarımda tabiri caizse yerden yere vurdum çünkü inanılmaz amatör yönetilen bir şirketti.Şirketti diyorum şimdi daha iyi yönetildiğini daha vasıflı elemanlarla çalışıldığını düşünüyorum.<br />
<br />
Kendi markaları sattıkları ürünlerinde yok.Avantajı bir çok çağdaş markette içerisinde ekmek fırınının Bonelli markası altında yer alması dezavatajları kesinlik hiç bir ürünü ucuz değil.<br />
<br />
Migros gibi yayılıyorlar ve genişliyorlar.Büyüme ve fiyatlandırma stratejileri çok benziyor muhtemelen bu iyileşmenin kaynağı da onları örnek almaları diyebiliriz.<br />
<br />
<b>Meşhur Peynirci</b><br />
<b><br /></b>
Çağdaş marketin az sert rakibi diyebilir.Nerde bir Çağdaş görseniz emin olun 50 metre çapındaki lokasyonda Meşhur Peynirciyle de karşılaşırsınız.<br />
<br />
Çağdaş Marketin gıdda dışı ev tüketimi ürünlerinin olmasına rağmen Mehur Peynirci tamamen gıdaya odaklanmış durumda.<br />
<br />
Kendi markasına ait ürünleri yok.Paketlenmiş gıda ürünlerinde fiyat avantajı yok fakat sebze ve peynirde çok çeşit ve fiyat alternatifi bulabilirsiniz.Bu ürünleri çok konsantreler.<br />
<br />
Haftalık ürün guruplarındaki indirimlerle dinamik bir promosyon anlayışını benimsemişler çağdaş gibi statik değiller.<br />
<br />
<b>Makromarket</b><br />
<b><br /></b>
Oldukça soğuk bir market desem herhalde kızmazsınız.Ürünleri klasik indirim anlayışı zayıf çalışanları çok soğuk güleryüz yok samimiyet zayıf.<br />
<br />
Özelleştikleri hiç bir gurup yok.Dışarıdan eski kombassan holdingin Adese Marketleri gibi duruyor.<br />
<br />
<b>Altunbilekler</b><br />
<b><br /></b>
Altunbilekleri ilk etimesguttan tanıyorum.Son zamanlarda çok fazla şubeleştirler.Periferden merkeze doğru indiler.Sadece bir cadde üzerinde 3 tane altunbilekler mağazasını görebilirsiniz.<br />
<br />
Bu kadar çok hızlı şubelerşme inşalla hızlı çöküşü getirmez.Fiyatları şubeler arasında farklılık gösteriyor.Etimesgut'tan aldığınız sebzeyle dikmenden aldığınız sebze fiyatları farklı.Bu farklılık insanların gözünde güven unsurunu rencide ediyor.<br />
<br />
Ürün çeşitliliği güzel fakat etimesguttaki samimi sıcak alışveriş ortamı diğer şubelerde zayıf.Web sitesindeki aşağıdaki resim ne kadar profesyonel davrandıkların göstergesi:)istock phto devşirmesi fotoğrafları kullanmalarını geçtik keşke temizleselerdi.<br />
<img src="http://www.altunbilekler.com.tr/content//images/meyvesebze.jpg" /><br />
<b>GİMSA </b><br />
Bir case study tadında Gimsa.Çok büyük mağazalar açıyor çok büyük indirimlerle satışa sunuyor.<br />
<br />
Mağazaların içerinde food coutlardan mobilyaya herşey mevcut.Sebze fiyatları hal fiyatlarından ucuz çünkü direkt üreticiyle alışveriş yapıyor.<br />
<br />
Kendi markası mevcut.Akın akın insanlar alışveriş yapmak için sıraya giriyor.<br />
<br />
Çalışanların tamımı Çorumlu.Hemşehricilik mevcut fakat hemşehrileri inanılmaz mutlu çünkü çalışanlarını ev sahibi yapıyor marketten belirli limitlerde alışveriş kuponu dağıtıyor.<br />
<br />
Tedarikçiler memnun herşeyi peşin çalışıyor herkes Gimsa yönetimine çok güveniyor.<br />
<br />
<br />
Özet: Bu marketler zinciri karşılaştırmasında kazanan Gimsa.Websiteleri hepsinin fecaat.Sosyal medyayı zaten kullanmıyorlar.Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-19619066347417274952013-02-10T05:44:00.003-08:002013-02-10T05:46:41.502-08:00Bükme & RestoAskerden geleli bir yıl oldu ve iki girişimimizle Mustafa Kemal Mahallesinde Bükme, ODTÜ Teknokent'te ise Resto'yu hizmete soktuk.<br />
<br />
Cebimde doğru dürüst para olmadan ve işletme giderleri için ayrı bir bütçeleme yapmadan girdiğimiz için bazı zor zamanlar yaşadık.<br />
<br />
Bükme, Mustafa Kemal Mahallesinde (Cepa/Kentpark Arkasında ) klasik bir kebapçı veya pidecinin dışında bir çok şehrin bir çok özel lezzetini suan bir yer oldu.Çok başarılı gidiyor.Ürülerin lezzetinden tutun yenilikçi yaklaşıyla klasik restoranların çok ötesinde.Belki Türkiye'de yiyemeyeceğiniz lezzetleri müşterilerimize sunuyoruz.Çünkü sürekli inovatif yemeklerle kendimizi yeniliyoruz. www.restokent.com<br />
<br />
Resto, girişimimiz bükme'den 6 ay sonra ODTÜ Teknokentte yer aldı.Bunun hikayesi biraz uzun ve case study niteliğinde.Çok başarılı yemekleri ve kadrosuyla ODTÜ Teknokentte en iyi yemek servisi yapan yer oldu.Fakat lokasyonun tersliği bizi biraz yormakta. www.odturesto.com<br />
<br />
<br />
Üçüncü girişimimiz internet sektöründe olacak fakat bir türlü mali alt yapımızı hazırlayamamaktan ve zaman sıkıntısından dolayı bu girişimimizi sürekli ertelemek zorunda kalıyoruz.<br />
<br />
Ayrıntıları kısa bir aradan sonra ;bir yılda nerelere geldiğimizi ve yol haritamızı sizlere anlatacağım fakat şuan üşütmüşüm ve klavyenin tuşlarına basacak halim bile yok:(<br />
<br />
<br />
<br />Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-72693258253460443172012-07-04T13:23:00.001-07:002012-09-27T23:06:42.322-07:00Grupfoni.com Kimi Aldatıyor ?Bu yazımda grupfoniden, grupfoninin ne işler çevirdiğinden bahsetmek istiyorum.<br />
<br />
İlk gurup alışveriş sitelerinden olan grupfoni.com markofoni kurucularının da yer aldığı, grupanya, grupon, markapon gibi rakipleri olan e-ticaret sitesi olarak karşımıza çıktı.Piyasaya o kadar hızlı ve güçlü girdi ki yüzbinlerce üye ve yüzlerce işletmeyi sistemine kattı katmaya devam ediyor. Bu kadar hızlı bir oluşumun nasıl para kazandığını okumak isteyen var mı?<br />
<br />
Grupfoni.com ilk çıkışta %30 komisyon oranıyla işletmelerden sattığı kupon başına ücret alarak gelir modelini oluşturdu.İşletme ürününü yarı fiyatına gurupfonide satar, işletme grupfoni işletme paneline her gelen müşterinin kupon kodunu girer, girilen kupon üzerinden ürünün %30unu keser işletmeye 1 hafta sonra yatırır sistem bu şekilde işlerdi.Yada işler gibi gösteriliyordu.<br />
<br />
Dili geçmiş zaman kullanıyorum çünkü grupfoni.com bu modeli işletmeleri aldatarak, hatta daha ağırı dolandırarak sattığı kuponlarının ücretini yatırmamaktadır.<br />
<br />
Örneğin bir restoran için grupfoni.com kupon başına 10 liradan 500 kupon sattı,%30 u 3 lira * 500 =1500 TL. Yüz restoran haftalık vitrine çıktığını düşünürsek 150,000 TL aylık kaba hesaptan 600,000 TL. Grupfoni.com 600 bin TL'yi hesabına aktarmakta restoranları dolandırmaktadır.<br />
<br />
Bu sistemde 2 hafta işletmeye hakedişini geç yatırdığını düşünsek bile paradan para kazanmayı hedefleyen bir grupfoni.com parayı işleterek bile binlerce lirayı cebine atmaktadır.<br />
<br />
Grupfoni.com lütfen bana dava açın.Açın ki yüzlerce işletme hakedişini sizden alması için haklarını daha güçlü arasın!<br />
<br />
Yazımın Özeti; <br />
<b>İşletmeler fırsat sitelerinin adını batıran grupfoni.com a girmeyi düşünmeniz bile hata. Paranızı alamazsınız.Grupfoni üyeleri satın alırken müşteri hizmetlerini asla ulaşılmayan, iletişim forumlarına cevap verilmeyen, işletmeleri aldatan bir siteden alışveriş yapmayın yapan kaybeder mağdur olur; kuponunuz elinizde patlar.Siz geri iade bile edemediğiniz kuponlarınızın ahını çekerken adamlar sizin paralarınızı adını bile bilmediğimiz bankalarda işletiyor parayla para kazanıyor!</b><br />
<br />
<b>Grupfoni müşteri hizmetlerine ulaşamayan üyeler; markofoni.com u mail yağmuruna tutun. Tanıtımında aracı olan destekleyen webrazziye mail atın ama yaptıkları yanlarında kalmasın hukiki mücadeleyi başlatmayı ihmal etmeyin sikayetvar.com un grupfoniyle ilgili binlerce şikayetine bir tanede siz ekleyin. </b><br />
<br />
<br />
Şimdi asıl grupfoni ve internet e-ticaret sitelerinin hangi zümre tarafından yönetildiğini anlatmaya geldi.<br />
<br />
Bunu diğer yazımda çok açık ve net nasıl anadoludan gelen girişimcilerin bilinçli olarak nasıl devre dışı bırakıldığını anlatacağım.Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-27883790501539629622012-04-17T10:40:00.003-07:002012-04-17T10:49:44.179-07:00Güzel Şeyler Oluyor...<b>Eymir Gölü</b> temizleniyor.Bütün cafeler restoranlar düzenlenmiş herşey yerli yerine oturmuş sadeleşmiş...<div style="font-weight: normal; "><br /></div><div style="font-weight: normal; ">Yollar artık köstebek yuvası değil.Bütün yosun kamışlar yavaş yavaş elden geçiyor...</div><div style="font-weight: normal; "><br /></div><div style="font-weight: normal; ">ODTÜ Rektörü ayrıca hocam olan Ahmet Acar'a saygılarımı sunuyorum.Elinize sağlık...</div><div style="font-weight: normal; "><br /></div><div style="font-weight: normal; "><br /></div><div><b>Çağdaş Market artık </b>Coca Cola satıyor hem de soğuk.Bir tebrik de Çağdaş Marketlere gitsin...</div><div><br /></div><div><b><br /></b></div><div><b>ODTÜ Girişimcilik Merkezi </b>açıldı daha da büyüyecek. ODTÜ'nün girişimcilik merkezine ihtiyacı olduğunu yazmıştım.Benim danışmanım, yol göstericim, desteğini hiç bir zaman esirgemeyen ADİL ORAN'a teşekkürler...</div><div><br /></div><div><b>Bükme, sektöründe bir çok ilki Ankaralılarla buluşturan Restoranım büyümeye devam ediyor.</b></div><div><b><br /></b></div><div><b><br /></b></div>Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-56888245536710545472012-03-22T09:04:00.004-07:002012-03-22T09:19:34.765-07:00Çağdaş Marketler Zinciri -Bankalar...Çağdaş Marketler zincirinin kurumsallaşmadan büyüyen yapısı ve hala tökezlemeden devam etmesi beni şaşırtmaya devam ediyor.<br /><br />Bir zincir market düşünün, coca colayı satmayı bırakıp sadece pepsi satsın...<br /><br />Cocalanın hakkını vermediğini, buzdolabında 2,5 lukları saklamadığını, daha önceki yazımda paylaşmıştım.Ama velakin pireye kızıp yorgan yakmak da neyin nesi.Nasıl olsa ne koysam alır diyen bu zincir bu inadından sizce vazgeçer mi?bence geçmez çünkü müşteriyi anlama kabiliyetlerinde sıkıntı var...<br /><br />Gelelim bankalara.Öncelikle söyliyeyim;Garanti Bankası seninle bir daha asla çalışmayacağım!<br /><br />Türkiye'de girişimciliği destekliyoruz deniliyor ya, gerçeğn 10 da birini yansıtmıyor bu anlattıkları...Bankaların yeni girişimlere karşı bu kadar duyarsız kalması, melek yatırımcıların belli bir ciroyu istemesi, endavurun bile 1 milyon dolar cirodan bahsetmesini anlayabiliyor musunuz?<br /><br />Ben anlayamıyorum.Girişimcilik kongreleri yapıp, TOBB'da ayrı kuruular kurup, konferanslar dışında ne yaptıklarını anlatabilir misiniz bana?<br /><br />Kosgeb girişimcilik hibesini verirken, eğitim alamalarını bekliyor girişimcilerin...Kosgebden bu hibeyi alabilmek için veya sıfır faizli kredi için gerekli derslere girebilmek için en az 6 ay kontenjanın boş olması beklenildiğini biliyormusunuz?<br /><br />Bu ülkede en çok kar eden, elini taşın altına koymayan siz bankalar artık bu ülkeden kazandığınızı bu ülkenin gençlerine girişimcilerine yatırmanın zamanı gelmedi mi?<br /><br /><span style="font-weight: bold;">İşin Özeti; Girişimci gençler, asla kimseye güvenmeden iş yapmanız gerekiyor.Bu ülkede girişimciliğin gelişememesinin en büyük kaynağı, kendi insanımıza güvenilmemesi.</span>Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-18521604935159408652012-03-09T11:54:00.002-08:002012-03-09T12:03:34.306-08:00Ve Askerlik BiterVe askerlik biter yeni girişim hikayeleri başlar.<br /><br />İlk girişim bildiğim sektör restaurant oldu.Farklı şehirlerin farklı lezzetlerini menüsünde bir araya getirdiğim restaurantım hizmete gireli 10 gün oldu.Ankarada başka hiç bir yerde bulamayacağı bir çok yemek artık servis ediliyor.<br /><br />İkinci girişim mi? İkinci girişim internet sektöründe.Alanında ilk olacak bir e-ticaret sitesi.Tasarımı bitti desem bu ne hız mı dersiniz?<br /><br />Askerlik anıları mı? Benim için verimli geçti aslında sadece bunu söylesem yeter...<br /><br />Yazılarımı inşallah daha sık yazacağım.Çağdaş marketler ve odtü için yazdığım yazılardan telefonla ve mailler leçok geri dönüş aldım...<br /><br />Yorumlar için teşekkürler...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-61034492391254910792011-08-10T11:59:00.000-07:002011-08-10T12:00:33.710-07:00Askerlik...6 ay askerliğe gidiyorum...neresi mi?...Şırnak 23. Sınır Tümeni...Herkese şimdilik Allahısmarladık...
<br />Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-17830394171756017942011-04-14T05:59:00.000-07:002011-05-01T09:06:03.941-07:00BMW'yle Paket Servisi Yapan Adam...<div>Çok uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya başlıyorum.Yoğun iş temposu ve Türkiye'de ilk olacak 2 internet projesine kafa patlatmaktan ancak yazmaya başlıyorum.</div><br /><div></div><br /><div>Bu yazımda patron olgusuyla, iş sahibi olgusunu karşılaştıracağım.Zor bir karşılaştırma olacak ama girişimciler için kıssadan hisselerle, tecrübenin pekiştiği bir yazı olacak.</div><br /><div></div><br /><div>Dünya'daki ve Türkiye'deki girişimci örneklerine baktığınız zaman, ortak bir nokta gözünüze çarpıyor.Girişimciler genelde,ilk adımda çok düşük maliyetlerle bir işe başlamış her işi bizzat kendileri yapmış ve sonunda başarılı olmuşlardır.</div><br /><div></div><br /><div>Şimdi gençlerdeki ve amatör ruha sahip olmayan kendilerini profosyenel olarak tanımlayan patronlar, bir işe başlayıp her işi elemanlarına yaptırıp, elini sıcak sudan soğuk suya götüremeyi, acz olarak niteleyen, statüsüyle komplekslerin senteziyle patrona yakışmayan işler olarak gören,aşağılayanlar hiç bir işte başarılı olmamıştır olmayacaktır da. </div><div><br /></div><div>Bir işte başarılı olmanın en önemli unsuru bir işi benimsemekten geçmektedir.Bu benimseyiş bi konu üzerinde özelleşmeyi ve uzmanlaşmayı getirecektir.Ama tek cümle var "<b>ezilmeden kral olamazsın..."</b></div><div><b><br /></b></div><div>Bu ezilmeye göze almadan ben bu işi yapamam edemem gibi hayal kırıklığı yaratacak bahaneler seni kralı bir yana bırak köle olmaktan ileri götüremeyecektir.</div><div><br /></div><div>Görev adamı dediğimiz bir tanımlama var;ne söylenirse onu yapan tam saatinde işe gelip tam saatinde işten ayrılan, analitik düşünmeyi boşverin iki boyutlu düşünmekten bile uzak bir profesyoneli düşünün; ve bu görev adamı her işini çalışma prenibi gibi bir kalıba sokup onun arkasına saklansın.Hayatta hiç bir zaman başarılı olamayacaktır.Bir dolumonotonluk be başarısızlıkla ölüp gidecektir.</div><div><br /></div><div>Şimdi kısa bir hikaye anlatıp yazımı bitireceğim; zamanın birinde bir adam varmış.Önce kendi işini kurmuş, zamanla başarılı olmuş ama istediği düzeye getiremediği için o işi satmış ve başkasının işine girmiş restoranta müdür olarak.O başkasının işini hiç bir zaman kendisinin işinden farklı görmemiş.Müdürüm deyip ben başka işe karışmama dememiş.14 saat kendisini o işe vermiş kurumsal yönetim ve kurumsallaşma, pazarlama ve satış anlamında stratejiler uygulamış ve rakamlara bunu yansıtmış.Bir gün elemanı bulaşıkçısı eksikken bulaşığa diğer bir gün paketçisi yokken kendi arabasıyla siparişi yerine iletmiş.Ve zaman geçtikçe başarı başarıyı getirmiş.Bugün o restoran ankaranın en çok ciro çeken bölgesinin en iyi paket servisi yapan işletmesi haline gelmiş.Başarılı olmuş yanılmamış,yanıltmamış...</div><div><br /></div><div>Şimdi bu basit hikayenin öznesi kim olursa olsun o bir profesyoneldi.Ve işin aynı çizgide yürümesi için elinden geleni yaptı, türkiyenn en iyi okulunda işletme eğitimine, ailesinin hayallere zor sığacak malvarlığına ve kibirine mağlup olmadı ve sonuçlarını aldı.</div><div><br /></div><div><b>Şimdi sıra girişimciyim diyen sende...Yapabilir misin?</b></div><div><b><br /></b></div><div><b><br /></b></div><br /><div></div>Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-61397263236394415822010-09-20T04:46:00.000-07:002010-09-20T05:25:33.511-07:00Dragons'den Türkiye...Bu yazımda ddtürkiye hakkında kısa bir değerlendirme yapacağım.<br /><br />Öncelikle böyle bir programı, her ne kadar alıntı da olsa, Türkiye'ye kazandıran Blomberge teşekkür etmek gerekiyor.<br /><br />Programın ilk bölümünda gözüme çarpan en önemli değerlendirmem, yatırımcıların evet sıfırdan başlayann girişimciler olmasına rağmen kendi alanlarının dışında yani farklı sektörlerde girişimde bulunmamaları programı yavanlaştırdığıdır.<br /><br />Yatırımcılardan sadece Alphan Manasın farklı sektörlerde girişimlerde bulunması diğerlerinin ise kendi sektörleri dışında bir adım atmamaları program için ve biz ileyiciler için büyük dezavantaj.<br /><br /><strong>Gamze Cizreli, </strong>çok iyi niyetlidir, sıfırdan başlaması büyük bir hikayedir benim için ama Gamze Cizrelini'nin restoran cafe sektörü dışında farklı bir sektörde girişimde bulunmamıştır.Gamze Hanım'ın "<strong>bu bana hitap etmiyor", "benim alanım değil"</strong> gibi cümleleride girişimcilere tekrarlaması da yorumumun ne kadar haklı oldunu gösteriyor.<br /><br /><strong>Nevzat Aydın,</strong> kendisi yarışmadan önce tanıdığım;çok da nadir olsa maillerinden izlenimim kaliteli bir insan.Yemeksepeti gibi bir girişimde hayatının projesi.Gelin görünki yemeksepeti geliştirmek ve büyütmek dışında Nevzat Beyi ben hiç bir yerde duymadım.<br /><br /><strong>Baybars Altuntaş ve Yalçın Aydın</strong> da keza aynı şekilde sektörlerinin dışına çıkamamış başka sektörlerde tecrübeli, başarılı ve donanımlı görmüyorum.Bu arada <strong>Baybars Altuntaş</strong> hakkında hoşuma gitmeyen şeyler oldu programda. Bir girişimci ve girişimcinin elinden tutacak başarılı olması için yatırım yapacak bir işadamının %55 gibi bir rakamı istemesi abesle istigaldir.Burada girişimciye destek olmaktan öte patronluk yapmak gibi bir amaçsezmem hiç hoşuma gitmedi.<br /><br />Ve <strong>Alphan Manas. </strong>ogs, deniz taksi iddia,'nın mucidi.Bir çok sektörde yer alan Alphan Manas, girişimlere bir çok boyuttan bakabilecek bir yatırımcı.Program için çok yönlü bakış açısna sahip yatırımcının bulunması önemli.Alphan Manasın fikri beğenip yatırım yapmaması ilginç bir ikilem.Bu programda fikirler ticari yöncen değerlendirilip beğenilir olması gerekmektedir.Yani siz fikri ticari yönden beğenmeyip daha sonrasında fikrin güzel olduğunu belirtmesi girişimciyinin umutla karamsarlık arasında gelgitlere yol açacaktır.Bu programda fikrin güzelliği ticari başarı başarısızlık ön görüsüne dayanmaktadır.<br /><br />Bence kaliteli bir ddtürkiye izlemek istiyorsak; en az iki sektörde; parekende & tarım, teknoloji & sanayi, eğitim &pazarlama bilişim&satış , inşaat & giyim vs..... gibi faaliyet gösteren yatırımcıların programda olması gerekmektedir.Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-85655722829432421622010-08-15T06:01:00.001-07:002010-08-15T07:19:05.340-07:00ODTÜ'nün Girişimcilik Merkezine İhtiyacı Var...Bugünkü yazımda ODTÜ ve girişimciliğe değineceğim...<br /><br />Okul ve iş hayatı arasında yaşadığım zorluklar, bundan sonra gelecek, parlak cesaretli girişimlere yardımcı olacak yol gösterecek ODTÜ içerisinde kurulacak bir merkezle çözüme gidileceğine inanmaktayım.<br /><br />Şuandaki ODTÜ'de eksikliği hissettiğim en önemli şey, içinde girişimcilik ruhu bulunan insanları bile özel sektörde veya devlette çalışmaya yönlendirmesinden ibarettir..Kendi işini kurma ekonomiye ve istihdama katkıda bulunmak gibi ulvi amaçlar yerine mezun olan ODTÜ'lüler banklarda, denetim şirketlerinde kapı aşındırmaya kanalize edilmektedir.<br /><br />Derslerin yoğunluğu, içinde girişimcilik ateşi, yeni fikir sancısı olan tüm gençleri ya okul yada iş seçimine zorlamakta, bu zorlayış ODTÜ'lünün<strong>" belki daha sonra"</strong> deyip içindeki fikirleri gömmesini belki daha sonrasıda başkalaının yaptığım hayal kırıklığıyla izlemesine neden olmaktadır.<br /><br />Bir ODTÜ'lünün fonların yada özel şirketlerin oluşturduğu yarışmalarda dereceye girmek için çaba sarf etmesi, kazanması ve bu ikilemde, bu anlamda hoşgörünün zayuıfladığı okuluna devam etmesi mi iş hayatına atılması mı uygun bir yoldur yoksa okul içerisinde öğrencisini daha da cesaretlendirecek bir yapının oluşması mmı?<br /><br />ODTÜ sanayi, mühendislik veya teknoılojik olarak yıllık periyotlarda yarışmalar yapmakta birinci olabn fikire belli paralar ve ofis vermekte.<br /><br />Şimdi bu yarışmanın<strong> iyi olmasına rağmen daha iyi olanı kazandırıp diğerini es geçmesi</strong> değerlendirememesi, bu organizasyonların ne kadar sıhatli olduğunu ortaya koymaktadır.<br /><br />Ayrıca bu yarışmalarda,<strong> pazarlama, ekonomi, e-ticaret veya web tabanlı projeler</strong> bir yana bırakılmaktadır.<br /><br /><strong>Yapılması gerekenler;<br /></strong><br /><strong>46 bin dönüm üzerine kurulmuş bir okulda gerek fiziksel gerek maddi gerekse eğitim adına böyle bir merkezi kurulmasına engel yoktur.<br /><br />Böyle bir merkez yıl boyu çalışacak, yeni bir fikirle gelen her öğrencisini değerlendirecek birinci veya ikinci seçmeyecek uygulanabilir olanlar için yönlendirme araştırma ve geliştirme hizmetleri verilecek.<br /><br />Gerekirse bankalarla anlaşılarak öğrencisine ODTÜ kefil olarak finansman sağlanacak.<br /><br />Fikirler fonlarla ODTÜ tarafından buluşturularak ayrı bir finansman kaynağı sağlanabilecek.<br /><br />Öğrenciler cesaretlendirilecek...Bir iş kurulmasının sadece parayla alakalı olmadığı konusunda bilinçlendirilecek..<br /><br />Yeni projeler bir çok kalifiye odtü öğrencisi ve hocası tarafından outsource edilmeden kendi içerisinde hayat bulabilecek.<br /><br /><span style="font-size:130%;">Ve ODTÜ öğrencisine, okul sıralarında öğrendiği teorikle birlikte öğrencinin kendi işinde pratiği de öğreterek gerçek hayatla tanıştıracak.</span><br /><br /></strong><br />Sizce çok mu hayal kuruyorum.<strong>Orta Doğu Teknik Üniversitesi bunu yapabilir.</strong>Öğrencilerini başkalarının yarışmalarında bitap, ele muhtaç bırakmak yerine Anne şefkatinde, baba disiplininde bu işi başarabilir <strong>başartabilir.<br /></strong><br /><strong>iŞİN öZETİ;</strong> Gerçek hayat teoriden farklıdır ve kendi işini kurmak isteyen parlak projeleri olan ODTÜ'lüler, artık arkasında kendşi okulunun olduğunu hisstemeliler.Bu hissediş, ekonomiye, istihdama ve en önemlisi ODTÜ'ye ODTÜ'lüye çok büyük katkı sağlayacaktır...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-38609633162997390672010-08-14T15:41:00.000-07:002010-08-14T15:48:35.701-07:00Adreseyemek Satıldı...Çok sevdiğimiz, emek verdiğimiz, ilk göz ağrımız, online yemek siparişi sitesi Adreseyemek.com'u sattık...<br /><br />Adreseyemek.com 1,5 aylık aradan sonra yeni ekibiyle ve yeni yüzüyle kısa bir süre içerisinde hizmete girecek...<br /><br />Bu yeni solukla, Adreseyemek adımlarını ileriye doğru daha sık atacağı konusunda şüphem yok...<br /><br />Tekrar bu projeyi azimli bir şekilde yürütecek, daha iyi yerlere getirecek, büyütecek şirkete hayırlı olmasını dilerim...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-26224546923920340892010-08-14T14:32:00.000-07:002010-08-14T15:31:10.144-07:00Eymir Yok Oluyor!!!Bugünkü yazımda Eymir Gölünü konu etmek istedim.Sahiplenmenin veya sorumluluğun kapıdaki kontrolden ibaret olduğunu sanan mantaliteyi anlatmaya çalışacağım. <div><br /><div><div><div><div>Eymir Gölü ODTÜ'ün yani okulumun 46 bin dönüm arazisi içerisinde yer alan Ankara'nın sayılı güzelliklerinden biriydi.Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü Eymir yok oluyor. <p></p></div><div></div><div></div><div>Eymir gölüyle tanışmam 7 yıl öncesine dayanmaktadır.İşletme topluluğunun liderlik oyunlarına...O zaman ne kadar temiz ne kadar düzenliyse şimdiki eymir, gözümüzün bebeği, o kadar pis ve düzensiz.Düzensiz bir yapılaşma, düzensiz cafe reestoranlar topluluğu, işletme adına hiç ders almamış firmalardan ibaret eymir. <p></p></div><div></div><div></div><div><strong>Eymir yok oluyor....</strong> <p></p></div><div></div><div></div><div>Bu öyle bir yok oluş ki tekrar geri dönmenin imkanı yok.Doğallığı, inasan eli değmesin mantığıyla devam ettirmekten, müdahale etmemek yada insan eliyle kirletilenin temizlenmesi için tekrar el uzatmamaktan dolayı yok olmak üzere. <p><p></p></div><div></div><div></div><div>Bu öyle bir yok oluş ki; gölüyle, ormanıyla, yoluyla, çevre düzenlemesiyle, işletmeleriyle ve en önemlisi ODTÜ ruhuyla... <p></p></div><div></div><div></div><div>Bu öyle bir yok oluş ki; ODTÜlülerin, öğrencileriyle, hocalarıyla bir zamanlar eymir diyeceği türden... <p></p></div><div></div><div></div><div>Bu öyle bir yok oluş ki; işletmelerin, kapitalizmin, ODTÜ arazisine "nasıl da yok ettik" diyeceği sancak dikeceği galibiyetini ilan edeceği türden... <p></p></div><div></div><div></div><div>Bu öyle bir yok oluş ki; yıllar öncesinde gölünde sportif balıkçılık yaptığım, suyunun gaz patlamalarına engel olunmadığı için bugün parmak sayabileceğim balığın bile yaşamadığı türden... <p></p></div><div></div><div></div><div><strong>Eymir yok oluyor...</strong> <p><p></p></div><div></div><div></div><div>İki yol var ya bu yok oluşa seyirci kalacağız ve bir zamanlarla başlayan keşkelerle devam edilen cümleler kuracağız ya da Eymirden sorumlu yöneticilere hatta rektöre kadar tepkimizi sunacağız.Hiç keşkeli cümle kurulumu Eymir için... O zaman bundan rahatsız olan, ODTÜ ruhunu benimseyenler bir mail de olsa atacak... <p></p></div><div></div><div></div><div>Aşağıda Eymir gölünün ve çevresinin ne hale geldiğinin daha iyi anlaşılması için fotoğraflar koyuyorum...<br /><br /></div><div><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505384275670474642" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcN1HdcH5I/AAAAAAAAAB4/JUlZyNT7kjc/s400/DSCI0262.JPG" /> <em>Yollar köstebek yuvası...</em><br /><br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505384268917558706" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcN0uTazbI/AAAAAAAAABw/yXep--oouJI/s400/DSCI0261.JPG" /> <em>Her taraf çöp içinde....</em><br /><br /><br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505384260895116834" border="0" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcN0QauDiI/AAAAAAAAABo/nUmuHyEKHBw/s400/DSCI0260.JPG" /> <em>Su nefes alamamaktan pislikten yosun tutmuş durumda....</em><br /><br /><br /></div></div></div></div><br /><div><div><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505383573285287378" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcNMO3wtdI/AAAAAAAAABg/5C5qJtPDg_o/s400/DSCI0259.JPG" /> <em>Yosun tabakasından başka bir görüntü...</em><br /><br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505383567114896610" border="0" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcNL34oBOI/AAAAAAAAABY/uzxudaGPWI8/s400/DSCI0257.JPG" /> <em>Gölün 360 derece çevresini yosun sarmış durumda...</em><br /><br /><br /><div><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505383564870307138" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcNLvheTUI/AAAAAAAAABQ/uDP-W-_9-4Q/s400/DSCI0256.JPG" /> <em>Hemen yanındaki çöp kutusuna bile atılmayan çöpler</em><br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505383558139844578" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcNLWczl-I/AAAAAAAAABI/--DZQtrhtUs/s400/DSCI0251.JPG" /> <em>Suyun rengi kahverengiye çalmış durumda....</em><br /><br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505383553981207714" border="0" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcNLG9T1KI/AAAAAAAAABA/NSgNQvfogMc/s400/DSCI0250.JPG" /> <em>Su ne mavi, ne yeşil KAHVERENGİ!</em><br /><br /><div><br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505382826532798098" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcMgxAF_pI/AAAAAAAAAAw/R9sCcF69J6s/s400/DSCI0249.JPG" /> <em>Adı sazlık, kendisi kargı ve yosun....</em><br /><br /><div><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505382821297387426" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcMgdf396I/AAAAAAAAAAo/itWOmxQKQ8U/s400/DSCI0246+copy.jpg" /> <em>Bir işletmenin hemen yanından bir fotoğraf...Zahmet bile edilmiyor temizlemeye...<br /></em><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505382816557635442" border="0" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcMgL11F3I/AAAAAAAAAAg/l_sg48Wm6Wg/s400/DSCI0244.JPG" /> <em>Cafe bahçesini, eymirin bahçesi temizlemekten aciz!!!</em><br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 300px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505382812890890434" border="0" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_eOCg5t394VY/TGcMf-LnAMI/AAAAAAAAAAY/jmo8eCm7krw/s400/DSCI0243.JPG" /> <em>İzmaritler bile toplanmıyor...</em><br /></div></div></div></div></div></div>Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-20579035800774771902010-05-11T23:20:00.000-07:002010-05-24T08:37:06.991-07:00Yine Yeniden...Çok uzun zamandır yoğunluktan dolayı yazamadığım, sürekli etelediğim yaılarıma bugün yine yendien başlıyorum.Bu yazımda genel başlık başlık yaşadığım başımdan geçen olayları anlatıp kimilerine sitem kimilerine teşekkür edip ön görülerimi sizinle paylaşacağım...<br /><br /><strong>ODTÜ Kişisel Gelişim Topluluğuna Teşekkür...</strong><br /><br />"Eksiden başlamak" adlı Odtü'de konuşmacı olarak katıldığım söyleşide organizasyonda yer alan başta gizem ve nalan olmak üzere tüm topluluk üyelerine ve beni yalnız bırakmayan katılımcılara yüzlerce teşekkür ederim.Bana göre çok eğlenceli geçen bu söyleşide sorularla tüm Adreseyemek.com'un sırlarını :) ifşa ettim. Kendi hikayemle girisimcinin neler yapıp neler yapmayacağı konusunda dipnotlar vererek aslında girişimci olmak isteyen ama risk konusunda karasız katılımcılara sanki biraz cesaret verdim...<br /><br /><br /><strong>Online Yemek Sektörü Hakkında</strong><br /><br />Önceki yazaılarımı incelerseniz hoş olmayan rekabet yapan, kirlenen veya imitasyondan online yemek siparişi firmaları için bir öngörüde bulunmuş; "KAPANACAK" demiştim. Dediğim oldu.Bir firma daha kapandı.Şimdi bir öngörü daha; 2 firma daha bu sektörden çıkacak.Bu 2 firmanın neden kapatacağı başlığının altını doldurmaktan öte başka şeylere değinmek istiyorum.<br /><br />Bu sektör rekabetin olabildiğince öldürücü yaşandığı bir sektör.Bu sektörde yapacağınız bir kaç hata ve yanlış harcamalar sizi piyasayı domine eden bir şirketin yok etmesine neden olur.Niceleri böyle oldu...<br /><br /><strong>Şimdi soracaksınız karşınıda pazarın nerdeyse %90'ına hakim bir firma varken, sisteminde dünya zincir markaları varken nasıl ayaktasınız?</strong> Adreseyemek.com diğer firmalar gibi 110 bin veya 200 bin dolarlarla kurulmadı. Adreseyemek.com kimsenin destek olmadığı bir sistemdi, Adreseyemek.com ekibinin çevresi yoktu, Adreseyemek.com'un hatırlı yerlerde dostu yoktu, Adreseyemek.com çok pahalı semtlerde pahalı göz boyayan ofisi olmadı, Adreseyemek.com'un sadece hırsı ve zekası vardı.Bu olmayanlar ve zaman zaman elimizi kolumuz bağlayan yokluklar bizi oldurdu.Ve bugün sektörü domine eden firma dahil onlarca site Adreseyemek.com'un icat ettiği İLK yaptığı modülleri ve kampanyaları devreye soktu...<br /><strong></strong><br /><strong>İşin Rengi Değişiyor...</strong><br /><br />Adreseyemek yeni tasarımıyla yeni yüzüyle ve alt yapısıyla ilk konyada hizmete girdi.Adım adım diğer şehirerde hizmete girecek.Şimdi bu bloğun tarihini ve iki hafta öncesini not edin sonrasında herkes ilk yaptım diye, projeyi başlattım diyerek gerçekleri örtmesin.Adreseyemek.com yeni sitesiyle sektörde <strong>İLK</strong> <strong><em>gurme</em></strong>, yani yapay zekayla çalışan, önceki siparişlerinizi süzerek size yemekler öneren bugün ne yiyelim sorusunu sorun olmaktan çıkaran modülünü 2 hafta önce başlatmıştır. <strong>İLK</strong> onlarca restorana tek tek girmek yerine restoranları aynı anda yemekleri ve fiyatlarıyla <strong><em>karşılaştıracağı</em></strong> sistemi entegre etmiştir. Adreseyemek <strong>İLK <em>arkadaşıma ısmarla</em></strong> modülünü aktif etmiştir. Adreseyemek <strong>İLK</strong> yemeğin servis süresini<strong><em> garanti</em></strong> etmektedir. Adreseyemek <strong>İLK</strong>, her restoranda <strong><em>kendi kategorini</em></strong> oluşturabildiğin her restoranda özelleştiebildiğin bir sistemi devreye sokmuştur.<br /><br /><strong>Global zincir markalar...</strong><br /><br />Büyük global firmalardan sadece biriyle anlaşabildik, 4 yılın sonunda.Diğer firmalara önceden de yazmıştım bütün pazarlama planlarımız reklam bütçelerimiz, satış ve kullanıcı istatistiklerimizi paylaşsak da olmadı.Evet ilk 2 sene olmaması bizim için de normaldi.Çünlü bizim aldığımız siparişlerin sayısı büyük zincirleri tatmin edecek durumda değildi.Ama şimdi bu durm söz konusu değil...<br /><br />Neden olmadı sorusu her zaman kafamı karıştır; Daha yeni açılmamış bir firmayla anlaşıp (sonra da kapatan), 4 yıldır sürekli büyüme ivmesini koruyan bir şirketle anlaşmamak...Elbetteki kimse kimseyle anşaşmak zorunda değil ama kendimi bununla avuttuğum bir tek cevabım var; Bizim hiç bir zaman network'umuz olmadı.Bizim bu sektör bize destek olacak, elimizden tutacak, referans olacak tandıklarımız olmadı<strong>.Kıssadan Hisse girişimci kendisinde bitecek herşeyi eğer o ruh varsa halleder ama dışarıdan, başkasından bitecek bir iş, hiç de umduğu kadar kolay olmayacaktır.</strong>Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-39268843187097995522010-01-28T01:57:00.001-08:002010-01-28T01:58:45.097-08:00Biraz Tatil ZamanıBiraz dinlenmeye ihtiyacım var.Enerjimin düştüğünü hissediyorum bu aralar...Yine balkanlara doğru beş gün kaçmaya karar verdim...<br /><br />Yazılarıma daha enerjik başlamak adına...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-72917721460869593442010-01-04T14:07:00.000-08:002010-01-04T14:44:14.711-08:00Gelişmeyi Yanlış Anlamak ve Çağdaş Marketler Zinciri(!)Bu yazımda yaşadığım, sürekli gözüme batan resmin bir köşesini ve resmin genelini büyüğünü görmeye çalışacağım.<br /><br />Türk girişimcilerin gelişmekten anladığı nedir sizce?Daha çok şube, daha çok köşebaşı tutma, ve en son olarak daha çok müşteriye hizmet verme ve sonuç olarak daha çok para kazanmak.İşte tam bu nokta da Türk teşebbüslerinin, yatırımcıların ve girişimcilerin hataya düştüğünü altını ve üstünü çizerek yazma gereği duyuyorum.Bir örnek verip üzerindne gitmek istiyorum;<br /><br />İyi bir kola içicisi(!) olarak alışveriş yaptığım marketlerde kolanın buzdolabında ve soğuk olmasını isteyen bir tüketiciyim.Ve mümkün olduğunca bir çok alışverişimi büyük marketlerden yaptığım gibi kolayı da bu marketlerden alak isterim.Büyük marketlerden alma isteğimi de çok fazla çeşidin olması ve evimin yolunun üzerinde olmasıyla açıklayabilirim.Bu ayrı konu.Çağdaş Marketler (!) zincirinin bir şubesinden yıllardır alışveriş yapmama rağmen kasiyerinden tutun kasabına yada manavına ve müdürüne kadar bırakın profoyonelleği sanki pazarda tegah yönetir gibi yönetmelerini acıyarak ve üzülerek izliyorum.Defalrca müşteri hizmetleriyle görüşme çabasına girsem de başaramamanın verdiği hırsla artık tak etti diyebilirim.<br /><br />Daha büyük poşet istediğinde "bu var bu bitsin sonra depodan getircez" diyen kasiyerine, karpuz kırmızı çıkmazsa geri alırım deyip 13 kilo karpuzu kesip kelek çıktığındaki "artık geri alınmaz" diyen manavına her defasın soğuk kola almak için uzandığım buzdolabındaki boş reyonu görüp bilgi veridiğimde "hemen doldurucaz" diyen ve çalışanları suçlama basitliğinden kurtulamayan müdürüne, yılbaşının 5 gün geçmesine rağmen hala "mutlu yıllar" ibaresini anasayfadan kaldırmayan site tasarımcısına , telefonla şikayet etmek istediğimde ses tonlaması ve uslubundan depo şefi olduğunu kolayca anlayabileceğim müşteri hizmetlerine kadar büyük bir zincir(!) oluşturmuşlar.<br /><br />Şimdi kısa bir muhasebe yapalım; 49 şubeli bir zincir,Ankaranın heryerinde ve eskişehirde hizmet vermekte ortalama 1000 e yakın eleman 200 e yakın tedarikçi günlük ortalama 400 bin lira cirolu bir şirketten bahsediyoruz.Sizce çağdaş market hizmet sektöründe sade bu rakamlarla gelişmiş ve büyük bir şirket mi?<br /><br />Büyümeyi yanlış algılama hastalığını her adım attığınız yerde görmeniz mümkün.Elbetteki böyle bir şirketin standartları yaklaması zor ama zoru başarmadığınızda büyük ve gelişmiş sayılmazsınız!<br /><br />Sektörde ilk adımı attığımızda elbetteki biz de böyle bir hastalığa kapılmıştık bir çok girişimcinin yaşadığı gibi ama sonrasında sadece bir nefes alıp düşündük; büyümeyi ve gelişmeyi yanlış anlama hastalığını 2. yılın sonunda teşhis ve tadavi ettik.<br /><br />İyi bir gelişme ve büyüme sağlamanın temeli sadece hedeflediğin nişlere ve pazarlara ve rakamlara ulaşmak değildir.İyi bir gelişme ve büyüme sağlamak standartları sağlamak, her giridğin pazarda aynı kalitede hizmet vermek, bu hizmetten yararlananın sayısı arttıkça bu hizmetin niteliğini düşürmemektir.<br /><br /><br /><strong>İşin Özeti</strong><br />Yaptığın yada yapacağın her işte rakamlarla veya pazar pazar payıyla küçük de olsan bir işte <strong>en iyi</strong> ol.Standartlarını sağla ve en iyi olmakla beraber gelen büyümede standartlarından taviz verme.Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-75854200656671502212009-11-12T18:06:00.000-08:002009-12-24T14:37:08.551-08:00Anlaşılabilen Yenilikler...Uzun bir aradan sonra gecenin dördünde yazıyorum...Notebook'un klavysinin "c"lere tam basmaması azizliğine rağmen yazıcam bu yazımı:)<br /><br /><br /><br />Pazarlamada firmaların sık sık yaptığı fakat artık insanların çok da önemsemediği "en büyük" ve "ilk" kelimelerini kullanılacaksa gerçekten müşteri için anlam ifade etmesi gerekmektedir.Zaten" En iyi" gibi bir kelimeyi kullanan firmalar abesle iştigal ediyorlar neye göre ve kime göre iyi olduklarını tam olarak açıklamadan yuvarlak cümle kurdukları için...<br /><br /><br /><br />Düşünsenize bir e-ticaret sitesinde bir ürün satn alacak müşeriye bu siteyi ilk biz web 2.0 kullandık demeyi...<br /><br /><br /><br />Ya da manavdan meyve alacaksınız manav diyor ki bu il kumda yetişen domates diyor<br /><br /><br /><br />Yad bilgisayarcıdasınız yazıcı alacaksınız bu sektördeki en iyi yazıcı...<br /><br /><br /><br />Ya da bu televizyoncudasın bu lk led tv diyor size...<br /><br /><br /><br />Şimdi ben 2.0'ın anlamını bilmezken, domatesin hangi toprakta yetiştiğini bile bizmezken, yazıcının neye göre en iyi olduğunu anlamazken , plazma ve lcd yi bile karıştırken üstüne bir de ledi sokarsam bunların arasına benim için bu özelliklerin hç biri tek başınayken anlam ifade etmiyor.<br /><br /><br /><br />Müşteriye şunu söylemelisin bu 2.0'la sitenin kullanımı daha kolay ve hızlı, kumda yetişn ürünün çekirdeği olmaz, led tvde sanki herşey yanında canlı kanlı oluyor gibi dersen ben bu ürünü alırım.<br /><br /><br /><br /><br /><br />Sektörde yaptığınızı yeniliker her zaman müşteriye avantaj sağlamalı.Avantaj sağlamayan ilkler ve en büyüklükler müşterinin bir kulağından girer diğer kulağından çıkar...<br /><br /><br /><br />Düşünün fonksiyonelliği olmayan bir site.Diğerlerinden onu ayıran sadece tasarımı bunun dışında ekstra müşteriye sağladığı yeni bir avantaj yok.Şimdi müşteri sırf tasarımından dolayı bu siteye mi girer yoksa daha fonksiyonel tasarımla bir birini tamamlayan bir internet sitesine mi?<br /><br /><br /><br />Bence müşteriye rahat kullanım sağlayan navigasyon, hızlı herşey gözünün önünde ve gözünü yormayacak bir tasarım ve avantajlı bir fonksiyonellik....<br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br />Ya saZiya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-32279031498805930622009-09-27T15:00:00.000-07:002009-09-27T15:23:00.404-07:00Spam Diyen Yalan Söylüyor!Bugün karşılaştığım art niyet gördüğüm kısa bir hadiseden bahsedicem; Bizim spam yaptığımız iddasıyla bir çok forumda yer bulan yalan karalama üzerine.<br /><br />4 Yıllık süreçte Adreseyemek.com hiç bir şekilde spam yapmamış bu yola başvurmamamış başvuranlarıda ahlaksız olarak nitelendirmiş bir yapıya ve prensibe sahiptir.Hiç bir şekilde istenmeyen, parayla satın alınmış mail vb. çalışmada yer almamıştır almayacaktır da.<br /><br />Üyelere belli periyotlarda, çok sık olmadan, kullanıcılarımızı boğmadan bilgilendirme mesajları yapılmış, mailin içeriğinde en önemli sermayemiz samimiyetimiz ortaya konmuş iken bize spam yapıyorsunuz suçlamalarını bulunduranlar, Adreseyemek.com'a sadece üye olup "acaba napıyorlar?" "aktif crm uygulamaları var mı", "kullanıcı aktiviteleri nelerdir" casusluğuna girişen art niyetlilerdir.<br /><br />Müşteri hizmetlerimizin nasıl çalıştığını bilmeyen ve bilmek istemeyenler, sadece öneki yazılarıma dikkat ederlese nasıl bir rahle-i tedrisattan geçtiğimizi anlayacaklardır.Fakat internet aleminin üstadı olduğu farzeden bu küçük azınlık art niyetli olarak eleştirilerini bize değil forumlarda yazmayı beceri olarak saymaktadır.<br /><br />Elbetteki müşteri hizmetlerimiz bugüne kadar ve bugünden sonra da hızlı problem çözme, müşteriyi anlama, tavsiye, şikayet ve önerilerini dikkate almıştır.Hatalarında kullanıcılarımızdan özür dilemeyi hatta adreseyemek.com'dan istifa etmeyi bir sorumluluk bilinci olarak göstermişlerdir.<br /><br />Bugüne kadar hizmet verdiğimiz, altını çiziyorum <strong>hizmet verdiğimiz, </strong>tüm kullanıcılarımız istekleri şikayetleri değerlendirilmiş bu konuda yol haritamızı müşterilerimiz oluşturmuştur.Ama velakin Adreseyemek.com'dan bir tek hizmet almayan kişilerin adreseyemek.com ekibi hakkında ahkam kesmesini kınıyorum...<br /><br />Eğri oturup doğru konuşmada yarar var; eleştirdiğim, kınadığım hiç bir pazarlama faaliyetini kendi şirketimizde yapmam ve yaptırtmam.Yaptı diyen yalan söyler.Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-17788434884929751022009-09-25T08:50:00.000-07:002009-09-25T10:55:32.798-07:00Metropol İnsan(sı)larıBugün üzüldüğüm, kızdığım, önceleri çokça karşılaştığım, kabullenemediğim metropol insansılarından ve insandan insansılara döndüren sorumludan, kapitalizm ve küreselleşmeden bahsedeceğim...<br /><br />İsyanlardayım çünkü Anadolu dediğimiz bu topraklarda, metropollerinde artık misafirperverlik, hoşgörü ve sabır artık yok olma durumuna gelmiş durumda.<br /><br />İsyanlardayım çünkü bu insansılar"bir merhaba" demekten bir slm vermekten aciz, yorgun düşmüş durumdalar kapitalizm denen olgunun karşısında...<br /><br />İsyanlardayım çünkü trafikte bir yol vermeyi bile karakterinden taviz sayan insansılarla dolu artık metropoller.<br /><br />İsyanlardayım çünkü biz kavramını unutup, ben kavramına dönülüldüğü için.Hele hele bu insansıların bazen ben kavramını bile unutup kendilerinden geçmesi bile artık normal sayılmaya başlandı.<br /><br />İsyanlardayım çünkü normalleşen ve modernleşen metropollerde artık toplum diyebileceğimiz işteş ekiyle yapabileceğimiz bir eylem kalmadı artık...<br /><br />İsyanlardayım çünkü hayatın sadece iş ve aştan meydana geldiğini düşünen insanlar artık çoğunlukta...<br /><br />İsyanlardayım çünkü idealler, biz olma bilinci, birliktelik bilinci, sadece eş ve çocuklarla dolu ufacık dünyasılarla dönmüş artık...<br /><br />Artık hedefler sadece kariyerini bir basamak yükseltmek, rakibini yerle bir etmek, bu yolda her şeyi mübah saymak, ve asıl olansa bu yolun herkes tarafından normal olduğunun düşünülmesi beni bu kadar rahatsız eden...<br /><br />Artık <strong>para = amaç, kariyer = aferim deliliği , anne baba = bayramlarda görülmesi gereken kişi, hal hatır sorma = boş laf, rekabet = yok et, aşk =patalojik bir saplantı</strong> haline geldi...<br /><br />Eskiye özlemim yok inanın sadece şimdiki zamanda metopollere ve bir çoğuna kırgınlığım var...<br /><br />Küreselleşmeyel birlikte sadece sınırlarımız değil, toplum olmada varsaydığımız kırmızı çizgilerimiz yıkılmış durumda.<br /><br />Küreselleşmeye asla karşı olmadım.Ama kırmızı çizgilerimizin tek tek yavaş yavaş farkedilmeden silinmesi, buna engel olamayanlar asıl karşı olduğum üzüldüğüm ve kırıldığım.<br /><br />Sadece para ve kariyer odaklı, birbirini rekabette yok etmeye programlanmış insansı sürünün anlaması gereken şu<strong> "kapitalizm öldürür".</strong><br /><br /><strong>Metropol insansılarının özeti: Zamanla bu yıkım diğer şehirlerimize ilçelerimize hatta köylerimize kadar gelecek.Ben o kadar yaşayıp göreceğimi ummuyorum.Bundan dolayı dır ki bu yozlaşmanın doğduğum topraklara gelmesini, görmesem de artık bu metropollerde bu kadar çok şahit sadece 4 yıl dayanırım dahası yok...</strong>Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-53029623940915043422009-09-04T13:46:00.000-07:002009-09-06T06:59:32.128-07:00Gsm OperatörleriBu yazımda Türkiye'deki 3 gsm operatörünü, pazarlama faaliyetlerini ve müşteri hizmetleri organizasyonunu kısaca anlatmak istiyorum.En büyükten en küçüğe gidicem.<br /><br /><strong>TURKCELL</strong><br /><strong></strong><br />Turkcell'i dününden bugününe anlatmak bile onlarca günü alacakken kısaca geçmem haksızlık olsa'da diğer operatörlerde olduğu gibi güncell faailiyetlerine bakmakla yetineceğim.<br /><br />Turkcell Türkiyenin ilk ve n büyük gsm operatörü...Bu tekeli iyi değerlendiren Turkcell bugün 40 milyona yakın abonesiyle ve inanılmaz iyi crm çalışmalarıyla en büyük gözdem diyebilirim.Mustafa yazısında nasıl çuvalladığını anlatsam bile, en pahalı operatör olsa bile, pazarlamadaki faaliyetleri, pr çalışmalarıyla, sosyal kurumsal faaliyetleriyle diğer rakiplerini elbetteki geri bırakıyor.Büyüklüğü onu şımartmadan, müşteri hizmetlerindeki aşmış görüntüsüyle, bir kaç gömlek diğerlerine fazla.<br /><br />Gelin görün ki Turkcell, <strong>ya bu reklam da Turkcelle yakışıyor mu</strong> da dedirtiyor.Hayal kırıklığı yaratıyor.Özellikle 3 g reklamlarından bahsetmek istiyorum.3g reklamlarında uluslar arası bir ajansla çalışan Turkcell, ajansın kurbanı olmuş durumda.Yeni bir teknoloji için nerdeyse çığır açacak kadar yenilik için, daha önce hiç uluslar arası ajans deneyimi olmayan Turkcell, büyük risk alarak reklam faaliyetlerini bu ajansla sürdürmüştür.Pazarlamacıları "Bizi heyacanlandıran bvir projeydi" açıklamlaarında bulunsa da her ne hikmetse bizler bu reklamlardan hiç heyecanlanmamış, bu reklamı görelim de biz 3g'yi turkcell'den alalım demedik. 3 tane farklı kategorilerde popüler ünlü,<strong> Merak ediyormusun?</strong> adında sallama bir jingle ve sonuçta toplama, ne anlattığı ne amaçladığı bilinmeyen bir reklam...Her izlediğimde acama google reklamı mı yapılıyor diye de içimden soruyorum soruyorum çünkü merak ve interneti 3 gyle bağdaştıran Turkcell fiyattan ve en önemlisi HIZ'dan hiç bahsetmemektedir.<br /><br />Turkcell bir dur de şu HİDO reklamlarına!<br /><br /><br /><strong>VODAFONE</strong><br /><strong></strong><br />Vodafone, illalah ettiren reklamlarından, selim le tarifeden sonra, 3g reklamlarıyla gönlümde taht kurmuş durumda.Turkcell ve Avea'dan daha ekonomik 3g paketleriyle de öne çıkmakta.Her nekadar çok kullanışlı olmasa da Teknosayla yaptığı anlaşma da 3g pazarlamasında Vodafone'u liderliğe taşımıştır.<br /><br />Vodafone, oynattığı isimlerle de ( Ali Sabancı , Tugay , Hakkı Devrim ) hani çok popüler kültürün ögesi olmayan ünlülerle bu işi başarmıştır.Ali Sabancı'nın öğrenme maliyeti dediği ve tüketiciye sağladığı avantajı, bizler çok hissetmesek de, reklamlarında samimiyetle Turkcell'in reklamlarındaki nofrost, buz gibi esen havadan çok uzak durumda.<br /><br /><strong>Bu arada Turkcell ve Vodafone'un modemleri kullanmaktayım.Gerek internete bağlanmak için kullandıkları program olsun gerekse hız olsun vodafone önde.</strong><br /><strong></strong><br /><strong>AVEA</strong><br /><strong></strong><br />Bir şirket bu kadar kötü yönetilebilir.Müşteri hizmetleri bu kadar batırılabilir.Türk telekom gibi iletişim devi arkasındayken bu kadar yerlere düşürülebilen bir gsm operatörü daha görmedim.Sadece reklama oynayıp alt yapı ve fiyat olarak dibe vuran Avea, aslında 3.cü büyüklüğü(!) haketmiyor.Yani anlatmak istediğim 1000 tane daha pazara gsm operatörü girse avea nın gönlümde ve gözümde yeri son!<br /><br />Şimdi düşünün müşterilerine, sınırsız tarife vaat edip daha sonrasında o karınca sözleşme maddelerinden birine müşterinin tamamen aleyhinde bir koşul yerleştirip daha sonra bu maddeye dayanarak kendi başına, dediğim dedik çaldığım düdük tadında, önce milyonlarca abonenin numaralarını kendi opratörüne taşıttıran, 10,000 dakika yalanıyla kullancılarını güzelce kandıran AVEA, sonrasında gördüğü ve forecast edemediği kullanım oranıyla, bu tariferi değiştirmeyle harakiri yapmıştır.<br /><br />Bu harakiri sonucunda güvenilmez bir marka olduğunu göstermiş, bundan sonra ağzıyla kuş tutsa da artık büyük yara almış bir şirket Avea.Müşteri hizmetlerinine hiç bir zaman ulaşılamaması da cabası.<br /><br />Ey AVEA finanscıları ve pazarlamacıları, 10000 dakikayı neye göre belirlediniz ve hesaplarınız neden allak bullak oldu?Bir soru daha bu kadar kötü yönetilen bir kampanyadan sonra imajınızı kurtarmanın bir yolu var mı?Fiyat rekabetinde önce dengeleri alt üst edip sonra kendinizin alt üst olmasına diyeceğiniz bişey yoksa ben size kısa bir tavsiyede bulunayım;<br /><br /><strong>Avea'yın ben yönetseydim, baktım ki finanscılarım ve pazarlamacılarım çuvalladı sıfırdan ve yeniden yapılanmaya giderdim.Baktım ki 10,000 dakika beni inanılmaz zarara sokuyor bunu abonelerine bir smsle duyurup sonra müşteri hizmetleri'nin düğmesini kapatmazdım.Yapacağım şuydu; çok iyi tele marketingcilerle çalışır tüm abonelerimi tek tek arardım.SAMİMİ olarak durumu anlatırdım.Daha sonrasında mevcut tarifelerin dışında abonenin kullanımına göre yeni tarifeler yaratır, aboneye özel tekliflerle çıkardım karşısına.Ve ikna ederdim.Bu iknada %10'luk fireyi göze alarak yapardım.%10 yerine %100'ü göze almak yerine...</strong><br /><strong></strong><br /><strong></strong><br /><strong></strong><br /><strong></strong><br />Özet: Büyük cirolar ve çok profosnel çalışmak hata yapılmayacağı anlamına gelmez.Önemli olan hatalardan ders alarak yola devam etmek.Elbetteki bu Turkcell ve Vodafone için geçerli. 3 gyi sadece görüntüklü konuşmaya yoran, hız konusunda ürkek kalan pazarlama faaliyetleri çok fazla başarılı olmaycaktır.Ve Avea...Avea, iyi yönetilemedi, bir çıval inciri berbat etti...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-58144089187205448472009-08-15T12:47:00.000-07:002009-08-15T12:49:41.728-07:00Tatil Zamanı...Yorucu 1 yılın ardından 1 hafta evime Akdenize gidiyorum...<br /><br />Sonrasında yazılarıma kaldığım yerdenn devam edeceğim...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-57255840726112638832009-07-26T16:32:00.001-07:002009-07-26T17:00:44.530-07:00İnternet Reklamını Doğru SeçmekBu <strong>kısa</strong> yazımda yine tespitlerde bulunacak reklam verenlere ve alanlara bu konuda biraz daha self- control mekaznizmalarını daha iyi çalıştırmasını tavsiye edeceğim.<br /><br /><strong>Facebook -Adnet</strong><br /><br />Reklam verenler açısından bin düşünülüp verilmesi gereken sosyal ağ facebook.Yeni tasarımıyla birlikte reklam alanını etkisileştirmesiykle birlikte google adwords'e göre çok daha pahalı sistem haline gelmiştir <strong>facebook.</strong>Facebook'un en büyük dezavantajından biri ise kalitesiz niteliksiz reklamların sağ kolonda yer almasıdır.Zyıflama reklamları, kalem kamera, casus saat reklamlarıyla doldurulmuş bir alan.Bunun yanında veya arasında yapılan reklamlar, marka değerini yerle bir etmeye yetecektir.<br /><br /><strong>Adnet</strong>, doğan gurubunun adwordsten esinlenerek yaptığı doğan gurubunun internet sitelerinin fazlaca yer aldığı internet ajansı diyebiliriz.Ekşisözlüğün networkünden ayrılmasıyla büyük yara almıştır.Yanar söner reklamlar, görselliği bozmakla beraber, cinsel içerikli ilaçların reklamlarla boğulmasıyla da reklam veren açısından düşünülmesi gereken ajanstır.<br /><br />Bu reklam alanların bu konuda ciddi denetimden geçirerek reklamları yayınlaması gerekmektedir.Para gelsinde nerden gelirse gelsin demek kısa vadeli çözüm oluşturur ama uzun vadede düşünüldüğünde bir çok potansiyel müşterisini kaybetmeye yol açacaktır.<br /><br />Son zamanlarda ciddi ciddi yıldızı parlayan <strong>Reklamz'i </strong>de unutmamak gerekli. Ekşi sözlüğü networküne katarak Doğan gurubunun yara almasını sağlayan Reklamz internet ajanslarında şuanda en güçlü durumdadır...Reklamz'in her dönem (kriz, piyasa durgunluğu veya canlılığında) uyguladığı fiyat politikası ise en büyük dezavantajıdır.Reklamın geri dönüşüm maliyet hesaplarına bakıldığında dağlar kadar fark olmasını görmezden gelen reklamz, hesabını kitabını tam olarak ölçemeyen reklam verenlerin gözdesi halindedir.<br /><br />Ve adını <strong>Beril Tech'ten</strong> satın aldığı blogcu.com la duyuran daha sonra satın almalarla sektörde ağırlığını hissetiğimiz <strong>NOKTA internet teknolojileri</strong>.Kendi sitelerini barındıran networkle ve uygun fiyatlarıyla reklamz'in sektördeki liderliğini devirecek şirket.<br /><br /><br />Reklam verenler açısından tecrübeli bir ajansla çalışmak ve asıl hedefin ne olduğunu belirlemek çok önemlidir.Bilinirliğin artırılması mı ilk hedef yoksa geri dönüşüm mü?İnternet reklamlarında ölçülbilirliliğin avantajını ayrıca anlatmaya gerek görmüyorum.Temel soru şudur ?Eğer geri dönüşümse amacınız; <strong>O reklamlardan gelen müşteri başına harcadığınız reklam ücreti maksimum ne kadardır?</strong><br /><strong></strong><br /><strong>Tavsiyem; </strong>Bu maksimum ücreti belirlediğinizde o reklamın gerçek ücreti ortaya çıkacaktır.Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-83014999684634515762009-07-21T17:26:00.000-07:002009-07-21T17:31:48.191-07:00Müşteriyi Asla Kandırma !Önceki yazılarımdan birinde ahlaksız rekabetten bahsetmiştik ve isim vermeden eleştirmiştik kendi sektörümüzdeki ahlaksızları.Şimdi müşteriyi kandırmaya çalışmanın neler getirip neler götüreceğini sonuçlarını sizlerle paylaşacağım.<br /><br /><strong>"Müşteriye biz büyüğüz "</strong> demekle müşteriye katılan değer veya müşterinin gözünde firmanın veya girişimin büyüdüğünü düşünüyorsanız kocaman bir yanılgı içerisindesiniz.Hele hele bu büyüklüğünüz balonsa yani söylenen rakamlarla yıl sonundaki bilançonuz tutmuyorsa o balon gün gelir patlar.Şimdi siz çok büyüğüz onbinlerce müşterimizden bizden hizmet veya ürün satın alıyor dediğiniz müşteri bunla doğru orantılı olarak aldığı hizmete veya ürüne değer katılmasını yani müşteri için daha avantajlı hale gelmesi gerekmektedir.Asıl büyümekse budur.Sizin kaç müşteriye hizmet vermeniz değil o hizmeti nitelikli mi verdiğinizdir.<br /><br /><br />Nicelik olarak büyüdüğünüzü müşteriyi kandırarak sayılarla güven artırdığınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.Türkiyedeki satın alma alışkanlığı evrensel tetikleyicilerden farklı değildir aslında. Firmanın büyüküğünden ziyade o şirketin köklülüğü, müşteri ilişkileri ve fiyat stratejileriyle alakalıdır.<br /><br />Bugünün bazı şirketleri satın almayı büyüklüğün etkildeğini, koç sabancı vs. başarılarının büyüklüğe dayandığı ve güvenin bu şekilde sağladığı yanlışında ve çıkmazındalar.Neden sonucu karıştıran şirketler; <strong>büyüklüğümüzün nedeni başarıdır demek yerine başarımızın nedeni büyüklüğümüzdür</strong> mantığıyla devam ettiklerinde bu yolun sonu bellidir.<br /><br /><strong>Müşteriyi bu konuda kandırmakta cahillikten öte birşey değildir</strong>.Günümüzün piyasa koşulları bazen bunu yapmaya şirketleri zorlamışlardır.Fakat farkında olunması gereken büyük olduğunu söylemek yerine küçük olduğunu söylememek arasında çok farklılık...Size yaşadığımız kısa bir anımızı anlatayım;<br /><br />4 yıl önce Adreseyemek'i kurduğumuzda restorrantlarla anlaşma yapılmalıydı.Piyasa koşullarında malesef; <em>biz öğrenciyiz böyle bir site kuracağız bizimle anlaşırmısınız diyemezdk</em>.Çünkü biliyoruz ki insanların gözünde zaten grişimcilik fikri çok hayalperestlik olarak anılırken, <strong>YAPAMAZSINIZ</strong> önyargısıyla hiç bir anlaşma yapamazdık. Ama biz şunu yaptık; ne büyük olduğumuzu ne de küçük olduğumuzu söyledik.Söylediğimizi 4 ortaklı bir şirket merkezi şurası faaliyet alanı bu.Söylediğimiz sadece buydu kimseyi kandırmadık.Sonunçta ne oldu biliyormusunuz? Biz site açılmadan 200 restorantla anlaşmıştık bile. Şartların olgunlaşmasıyla da öğrencilikten buralara geldiğimizi rahatça anlattık.<br /><br /><strong>Siz büyüdünüz mü sorusuna gelince?</strong> geliştirdiğimiz stratejilerle, samimiyetle, yeniliklerle avantajlarımızla ve <strong>ZAMANLA</strong>, evet biz <strong>gerçekten</strong> büyüdük.Kandırmadan, 4 yılda gelinen yerlerle 4 ayda / 1 yılda gelinmeyeceğini bilerek, müşterilerimizin sallama sayılarla kafasını bulandırmak yerine yeniliklerin, hizmet kalitesinin sonucunu alarak büyüdük.<br /><br /><br /><strong>Müşteriyi Asla Kandırma Özeti: Büyüklük başarının sonucudur sebebi değil.Tüketicinin değerlemesindeki etken sayılardan nicelikten geçememektedir.Tam tersine nitelikten ve samimiyetten geçmektedir.</strong>Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-88479201789670652282009-07-12T02:36:00.000-07:002009-07-12T06:00:00.430-07:00Girişimci vs. Garantici ... (1)<div></div>Girişimciliği geniş geniş yatırımcılıktan ise yazı aralarında bahsetmiştim.Yatırımcı yani eşittir garantici(ler)den bahsedicem.Ama bu bahiste kendini geliştiren yatırımcı girişimci midir ona da bakmak grekiyor.Örneklerle de renk katmak istiyorum.<br /><br /><br /><span style="font-weight: bold;"><br /><br />GİRİŞİMCİ - 1 ( EBRU ÇEREZCİ/HİREF )</span><br /><br /><br />Yılın(2009'un) girişimci kadını seçilen Ebru Çerezci'nin hikayesiyle başlıycam.Bu hikayeyi kendi ağzından dinleme şansı buldum.<br /><br />Ebru Hanım ODTÜ endüsti ürünleri tasarımından mezun olduktan sonra bir şirkette çalışmaya başlamış.Ama kendi işini kurma hayaliyle istifa edip abisiyle hiref adında (Ehl'i Hiref=Sanatkarlar)<br />birmarka oluşturuyor sadece 20 bin lira sermayeyle.Geçmişi referans alıp bugünün tasarım anlayışıyla Anadolu kültürünün ögelerini yeniden tasarlıyor.Tamamen el işi olan bu objeleri yarı profosyonel bir fotografçıyla katalog haline getiriyor.Sadece 1000 tane bastırarak eşten dosttan bulduğu adreslere postalıyor. Bu adresler A+ müşteri adresleri.Ve telefonla sipariş almaya başlıyor.He üründen bir tane olması da bazen sıkıntıya soksa da siparişler arttıkça Anadolu'daki bir çok atölyeyle çalışarak komponse ediyor.<br /><br />Ebru Çerezci'nin dönüm noktalarından biri de boynerin alışverişi ve bunu yurdışından misfairlerine hesiyesi, misafilerinin beğenmesi ve Ebru Hanım'ı arayıp bunu mağzalarında satmak istemesi...Ve şimdi Hiref Beymen Mağzalarının yanında, Kanyon ve İstinye Parkta hizmet veriyor.İş Bankasından tutunda bir çok uluslararası iş yapan Tür şirketleri Hirefibn müşterisi...<br /><br />Sormak istediğim ama soramadığım asıl soru şuydu Ebru Hanım'a;<br /><br /><span style="font-weight: bold;">Eğer 1000 Katalog tutmasaydı ne yapacaktı B Planı var mıydı?</span><br /><br /><span style="font-weight: bold;">Tekrar yeni bir şirkete geri dönüp çalışmak mıydı yoksa inatla devam etmek miydi?</span><br /><br />Ebru ÇEREZCİ gerçek bir girişimci.Onun şansı ilk denemede tutmasıydı.<br /><br /><br /><span style="font-weight: bold;"><br />GARANTİCİ-1 ( ABDULKADİR KONUKOĞLU)</span><br /><br /><br />Abdulkadir Konukoğlu tekstil işinde kral olarak başlayan, bugünlerini ona borçlu olan Sani Konukoğlunun oğlu olarak dünyaya geldi.Fabrikanın her türlü kademesinde çalışarak işi öğrenci.Konukoğlu Alaylıdır.Üniversitede değil iş hayatında öğrenmiştir işletme sanatını.<br /><br />Konukoğlu babası vefat ettikten sonra işin başına gecerek, ilk yaptığı iş kendi ağzıyla mirası bölüşmek oldu.Aile şirketinin sıkıntılarını bilen konukoğlu bu şekilde ilerde şirketin yok olup gitmesini önledi.Daha sonra airfel klimadan argela telecom'a kadar yatırım yapıyor.<br /><br />Grirşimci olmadığı da aslında burada ortaya çıkıyor.Yıllık ciosu 1 milyon doların üstündeki şirketlerle ilgilenip alıp satıyor.İşin özü burada. Sanko markası sadece tekstilde değil bir çok satın almayla her sektörde farklı isimlerle karşımızda.Yatçılıkdan iklimlendirmeye, rüzgar enejisinden bilişime tıp alanına her yerde mevcut.<br /><br />Evet Abdulkadir Bey aldığı şirketlere değer katıyor, istihdam sağlayarak ekonomimize katkı sağlıyor fakat gelin görün ki bu girişimcilik ruhu ile değil, Alaylı işletme gücüyle yapıyor.Sıfırdan değil belirli kademelerde başlayıp sonra satın almalar yapması yatırımcı olduğunu göstermektedir.1 milyon cirodan altındakilerle ilgilenmemesi de garanticiliğini gösteriyor.<br /><br />Bir şey daha konuşmasında gençlere önerdiği gelecek yıllarının işinin <span style="font-weight: bold;">ENERJİ </span>sektörü olması da çok komikti.Milyonlarca dolar harcanarak bu sektöre girilebilceğini unutan Konukoğlu, gençler arasında bu tavsiyesi gerçekçi bulunmamıştır.<br /><br /><br /><br /><br /><span style="font-weight: bold;">GİRİŞİMCİ - 2 ( EMRE MERMER / DUKKAN )</span><br /><br /><br />ODTÜ İşletme mezunu Emre Mermer çok uzun bir iş yolculuğundan sonra (Denetim Şirketleri , Bankalar) Kasap olmaya karar verir.Ama bu kasaplık diğerlerinden farklıdır.Besicilikse aileden gelme bir karakterdir.Farklı türden inekleri getirmesi bunların ünlü otellere ve firmalara satılması, satarken alırken sorunlar yaşaması ama bıkmaması, ingiltereye gidip en ünlü steak biftekin know how'ını ücretsiz alması bunu Türkiye'de etilerin arkasında varoşlarda küçük bir kasap dükkanıyla başlayıp bir iki masayla satması, ünlü müdabvimlerin gelmesi yeni bir dükkanla isi büyütmesi, sonra Dükkan markasının ortaya çıkması ve endevaur girişimcilik ödülünün sahibi olmasıyla Emre Mermer Girişimci olarak nitelendiriyoruz.<br /><br />Şimdi Bebeğe açtığı fastfoodla da gönüllere taht kurmasını bilmiştir.<br /><br />Emre Beye de sormak istediğim bir iki sordu vardı;<br /><br /><span style="font-weight: bold;">1) Emre Mermer Sürekli Yurtdışına çıkarak dışarda neler oluyora bakıyor araştırıyordu.Ama asıl soru şu Gençlerin bir işe başlaması için sürekli yurt dışına çıkacağı araştıracağı bulabileceği bir sermaye bir nakit akışı yok.Bu yolu nasıl çözecek yeni girişimciler.</span><br /><br /><span style="font-weight: bold;">2) Niye girişimcilerin bir çoğu Ebru Çerezci örneğinde de gördük A+ müşteri profiline hitap ediyor (Kilosu 80 milyonlarda steak'in ücreti)</span><br /><br /><br /><br /><div style="text-align: center;"><span style="font-size:130%;"><span style="color: rgb(255, 0, 0); font-weight: bold;">DEVAM EDECEK...</span></span><br /></div><br /><br />Girişimci vs. Garantici (1) Özeti diğer yazımda belirteceğim.Diğer yazımda Sarp Evliyagil (Ajantürk) , Gamze Cizreli (Big Chefs) ve Yasin Ekinci (Eat&Go) 'yi anlatacağım...Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6583345436586924606.post-41982794020108736652009-06-28T13:51:00.000-07:002009-07-15T14:51:44.214-07:00Arnavutluk...İki hafta önce arnavutluktaydım.Daha önce de gitmiştim balkanların hayatından en mutlu insanlarının ülkesine.Bir kaç gözlemimi paylaşmak istedim;<br /><br />Arnavutluk, kominist sistemden sonra iç çatışmalarla yıllarını geçirmiş son 10 senedir kendisini toparlamaya çalışan bir ülke.<br /><br />Arnavutluk, globalizme yıllardır sınırlarını yıktırmayan bir ülkenin son yıllarda globalizmin etkisini son derece canlı gördüğüm hissettiğim bir ülke.Dünya markalarının bir çoğunu Arnavutlukta görmek mümkün.<br /><br />Arnavutluk girişimciliğin daha çok yaygın olmadığı gelişmeye, yatırım yapmaya çok uygun bir ülke.<br /><br />Arnavutluk, Türk şirketlerinin, Enka, Alpet, Eagle Mobile, albanian telecom gibi bir çok yatırımla Arnavutlara kolaylık, tekelliyetleri kırmış fiyat avantajı sağlamış göğsümüzü kabartmış bir ülke .<br /><br />Arnavutluk, İnternet kullanımın yavaş yavaş arttığı hız konusunda ise Türkiye'nin çok altında olan bir ülke.<br /><br />Arnavutluk ekonomik sıkıntılar olmasına rağmen, üretimin çok minumum olmasına rağmen hayret edilecek şekilde mutlu ve samimiler.<br /><br />Şehirleri arasında ekonomik alt yapı yaşam standartları bakımndan uçurum olan, 3,5 milyon nufusa sahip olan bir ülke.<br /><br />Osmanlının etkilerini çok sık gördüğümüz, geleneklerinde etkisini ciddi ciddi hissettiğimiz nufusunun %80'i müslüman olan bir ülke.<br /><br />Doğal ve tarihi varlıklarıyla Türkiye'ye benzer çok yönü olan ülke.<br /><br />Salih Berisha'nın başında bulunduğu demokratik ve sosyalislerin bulunduğu bir kaç parti mecliste bulunuyor.<br /><br />Liberallerin parti bayraklarının yanın Amerikan Bayrağının bulunması bana "Acaba Türkiye'de böyle birşey olsa nasıl karşılanırdı"yı sordurttu.<br /><br />Nato'ya yeni girmiş küreselleşme ve kapitalimizin tüm etkileriyle, kendi varlığını sürdürmeye çalışan bir ulus.<br /><br />Arnavutların, Türkiye'yi ve Türklere bakış açısı çok samimi.Çok büyük çoğunluğu italyanca ve ingilizceyi anadili gibi konuşuyor.Arnavutçayla Türkçenin yüzlerce ortak kelimesi var ama yavaş yavaş, bu Türkçe kelimeleri dillerinden (eski sözcük varsayarak) arındırıp yenileriyle günlük kouşmaya devam ediyorlar.<br /><br />Tencere, Pencere, yavaş yavaş, inşallah, kısmet, porta (dış kapı) hatırlayabildiği ortak kelimelerden...<br /><br /><br />Arnavutluğun Özeti: Ekonomik ve siyasi açıdan çok da iyi olmayan bir ülkenin insanlarının bu kadar mutlu olması beni gerçekten şaşırttı. Arnavutluk yatırıma ve girişimciliğe aç bir ülke.Kesinlik gitmenizi tavsiye ederim.Ziya Senirlihttp://www.blogger.com/profile/18433081267892790014noreply@blogger.com1